STOCKHOLM SENDROMU

Geçtiğimiz günlerde Danimarkalı aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan denilen manyağın Türkiye'nin Stockholm büyükelçiliği önünde üç beş oy toplayabilmek için  Kuran'ı Kerim yakması görünüşte hem siyasi hem de İslamifobik bir amaç sergilese de sadece ülkemizde degil dünyanın pek çok yerinde sembolik gösterilerle protesto edildi.Bir manyaktan bahsediyoruz ama bu zihniyette beynini elinde gezdiren daha çok vücut var.Bu tür sorunlar artık sadece Müslüman,Hristiyan ve küresel din dünyasının sorunu olmaktan çıkıp artık her aklı başında olan insanların sorunu olmalı.Din çerçevesi içerisinde iki lafından biri ''özgürlük ve demokrasi'' olan Batılı insanların sorunu olmalı bu. Her köşe başında İnsan hakları ve özgürlük çığırtkanlığı yapıp,aranan PKK'lı ve Fetö'cülere kucak açan,bağrına basan Stockholm'un diğer devletlerin hükümetlerine ve dinlerine gösterdikleri saygıdaki bozuk sicilini zaten biliyorduk.
   Biliyorduk bilmesine de acaba bazen diyorum bu pespaye adamın çıkarları için giriştiği bu pervasızlığa fazla tepki göstererek ekmeğine yağ mı sürdük? Zerre kadar dikkate almayıp gülüp geçsek,nokta kadar değer vermesek ,kısa yoldan lanetlesek daha mı iyi olur du? Böylelikle istediği yankıyı da oluşturamamış olurdu.Karşınızda bir manyak var,sizi sinirden çatlatmaya çalışıyor.Bu durumun da işine geldiğini bile bile sinirlenmek de koyuyor bize hani.
   Çok sinirlenmemeye gayret ediyorum ,lakin  tek hücreli zeka yoksunu bir adamın  koskoca İslam dünyasını bu kadar kolay ayağa kaldırabilmesine de olağandan fazla gıcık oluyorum.
    Her türlü manyağın,kışkırtıcının yaptığı bu tarz saçmalıklar ,yarın bir gün diğerlerini de iştahlandırır mı? Bu kadar kolay mı dır koskoca bir kesimi hop oturtup hop ayağa kaldırmak?
    İsveç hükümeti 80'li yıllardan itibaren bilinçli bir şekilde Türk Büyükelçiliği karşısında yapılan bu tarz saçma eylemleri izlemekle yetiniyor.Oysa bir devletin devletliği misafir ülke elçiliğinin ve yabancı devlet misafir temsilcilerinin hayatının ve şerefinin teminatının sağlanmasıyla ön plana çıkar.Ne yazıktır ki Osmanlı Devleti arşivlerine bir göz attığımızda da İsveç'in devlet ciddiyeti hususuna pek rastladığımız söylenemez.
    Başta Dışişleri olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devletinin İsveç'te gerçekleştirilen bu pervasızlığa gösterdiği tepkiyi gayet yerinde buldum.Tavır çok sert ve çok netti.Vaktiyle Rusya'dan korkup kendini can havliyle NATO'ya aldırtmak isteyen İsveç,şimdi neden bu tür saçmalıklara müsaade edip müzakerelerin önünü kesmek istiyor? Yoksa gayeleri Amerika'nın uydu güdümüne girmemek mi ? '' ABD geri döndü'' diyen ABD başkanının  ,transatlantik ittifak diye altını çizdiği şeyin  İsveç ve Finlandiya'yı Rusya'ya karşı koz olarak kullanıp Rusya'yı kışkırtmak olduğunu hesaba katarsak  İsveç Hükümetinin  bu çirkin hamlelerini geri vites olarak yorumlayabiliriz.
    PKK terör örgütünün eylemleri gibi Kuran-ı Kerim yakılmasına izin veren İsveç makamlarının eylemi engellememesi, eylem yerini dahi değiştirmemiş olması, sonrasında da ifade özgürlüğü, demokrasi diye sahip çıkması tek şeyi gösteriyor: Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğini engellemesini istiyor. O zaman Türkiye de gereğini yapmalı...