USD : 34.5115 EUR : 36.3412 GBP : 43.6993 KWD : 112.8533 RUB : 0.34509 QAR : 9.5187 AZN : 20.4145
MEMDUH ERGİN YAZDI; GÖNÜLLÜ KÖLELERLE KRİTİK EŞİK AŞILMAZ

MEMDUH ERGİN YAZDI; GÖNÜLLÜ KÖLELERLE KRİTİK EŞİK AŞILMAZ

Sevgi insan fıtratının bir özelliği olup doğuştan gelen ilahi bir melekedir. Sevgi merkezden yani kendinden başlayarak çevreye doğru yayılan bir cevherdir. İnsan önce kendisini sever, sonra annesini babasını sever, sonra kardeşini, dedesini, ninesini, amcasını, halasını, teyzesini sever, sonra mahallesini, köyünü, şehrini sever, sonra ülkesini ve milletini sever. İnsanlar aidiyet duyguları ile bağlı oldukları milleti sevdikleri gibi o milletin bir ferdi olmaktan kıvanç duyar, iftihar ederler. Çünkü bizi biz yapan merkezden başlayarak çevreye doğru yayılan bu sevgi ortamıdır. Herkesin kendi milleti ile iftihar etme gerekçesi farklıdır. Başka milletleri bilmem ama bizim kendi milletimiz ile iftihar etmemiz için o kadar çok gerekçemiz var ki şimdi burada sıralamaya kalkışsam mutlaka bir şeyi eksik saymış olurum.
Bu millet tarih boyunca cihan sultanlığı da gördü, esaret altına almak isteyenleri de gördü, zenginliği de gördü fakirliği de yaşadı, sadakate şahitlik etti, ihaneti gördü, yani demem o ki dünya namına bir milletin görebileceği her türlü deneyimi yaşadı. Bu yaşanmışlığın verdiği ruh hali milletimizin her bir ferdine sirayet etti. Bugün Anadolu’nun neresine giderseniz gidin karşınıza görmüş geçirmiş bir piri fani çıkar.
Bu yaşanmışlığın verdiği erdemli davranış şeklinin nerede, ne zaman, nasıl zuhur edeceğini bilemezsiniz. Her an her yerde karşınıza çıkabilir. Hiç aklınıza gelmez bir bakarsın harman savuran bir piri fani size hayatınızın dersini verir. Hani anlatırlar bir köylü harman savuruyormuş, yorulmuş ve dinlenmek için bir ağacın gölgesine oturmuş, başlamış elindeki yabayla saz çalmaya. Oradan geçen birisi birazda alaycı bir edayla sormuş; “Ne yapıyorsun.” Köylü cevap vermiş; “Saz çalıyorum, türkü söylüyorum.” Adam; “Bey amca sesinde bir şeye benzemiyor ha.” Demiş. Köylü cevap vermiş; “Olsun benim sesim bana dokunuyor, gerisi önemli değil.”
İşte bu ruh hali kendini bilmenin, tanımanın ve en önemlisi de kendisine güvenmenin yansımasıdır. Kendisiyle barışık bir insanın verebileceği olgunlukta dâhiyane bir cevap. Bugün modern tıbbın ve psikolojinin bütün gayesi bu değil midir? Kendisi ile barışık insan yetiştirmek. Her ne kadar bunun için çalışsa da başarılı olacağını düşünmüyorum. Diyeceksiniz ki günümüzde bilimsel ve teknolojik gelişmeler zirveye çıktı. Doğrudur, teknolojik gelişmeler hayatımızı çok kolaylaştırdı; ama bizden çok şeyi de götürdü hale de götürmeye devam ediyor. Özellikle iletişim alanındaki baş döndürücü gelişme bilgiye erişimi çok kolaylaştırsa da gerçekten doğru bilgiye ulaşıyor muyuz sorusu yeni bir sorun olarak karşımıza çıktı. Bu sorunun en önemli sonucu özellikle sosyal medya üzerinden toplumların manipüle edilip yönlendirilmesine ve algı operasyonlarına zemin hazırlamasıdır. Bütün bunlardan daha önemlisi asıl tehlikeli olanın milletleri birbirine benzetmeye çalışıyor olmasıdır. Milletleri bekleyen asıl tehlikeli olan nokta dünyanın tek tipleşmesidir. Küreselleşme ile birlikte bütün insanlık birbirine benzemeye başladı. Giyiminden kuşamına, mimariden estetiğine, yiyeceğinden içeceğine kadar aynı şeyleri kullandığımız yetmiyormuş gibi davranışsal anlamda da benzerlikler göstermeye başladık. Başka milletler gibi düşünüyor, onların üzüldüklerine üzülüyor, güldüklerine gülüyoruz. Hepimiz birer tüketim çılgını olduk. Maddi anlam da bir şeyler üretmediğimiz gibi milli ve manevi anlamda da bir şeyler üretmiyoruz. Başka milletlerin ürettikleri değerler önümüze sürülüyor biz de kabul ediyoruz.
Bu değişime direnenler, milli ve manevi olanı savunanlar alay yollu aşağılama ile küçümseniyor, itibarsızlaştırılıyor ve sistem dışına atılıyor. Böyle bir düzene karşı koymak cesaret ister. Karşı koymaya cesaret edenler hür insanlardır ve mutlu olmasını bilirler. Tıpkı köylü amcada olduğu gibi. Ya karşı koyamayanlar işte onlar birer köledir, hem de gönüllü birer köle. Sistem dışına atılmaktan korktuğu için istemediği bir hayatı yaşamak zorunda olmanın verdiği ezik ruh hali insanı mutsuz etmeye yeter. Ezik ve köle ruhlu kişinin kendisine
saygısı olmaz. Kendisine saygısı olmayan birisi başkasına saygı duyamaz. Saygı duymadığın insanları da sevmezsin. Bugün ki ruh halimiz tam olarak bu. Kimse kimseye saygı duymuyor, kimsenin kimseye sevgisi kalmadı.
Bu kaos ortamına son vermek için kritik eşikteyiz. Ya gönüllü köle olacak hayatımızı mahvedeceğiz ya da köylü amcanın yaptığını yapacak başkasının ne düşündüğünü umursamadan milli ve manevi olana sarılacak dünyayı tek tipleştirmek isteyen düzene karşı koyup özgür ve mutlu olacağız.

Yazar: süper admin

Görüntüleme: 517

Oluşturulma Tarihi: 03 Ocak 2023

Kategori: Köşe yazıları

Yorumlar

Yorum mevcut değil

Yorum Ekle