USD : 33.0180 EUR : 35.8377 GBP : 42.5566 KWD : 108.5564 RUB : 0.38765 QAR : 9.1051 AZN : 19.5310
KADİRLİ’NİN 50'li YILARI - 3

KADİRLİ’NİN 50'li YILARI - 3

Saygı değer okurlarım güzel Kadirli'mizin ellili yılların dan bildiklerimi ve tanık olduklarımı sizlerle paylaşmaya çalışacağım. 
Kadirlinin dünü bugünü ve ellili yılları diye bir yazı dizisi hazırladım. Aklımın yettiğince tanık olduklarımı ve bildiklerimi yazılara dökerek yeni genç nesille ve bilmeyenlere hatırlatmak amacı ile  şuan da üçüncü sayımın hatıralarımı sizlerle paylaşıyorum.
 İlçemizin iki merkezi vardı bunlardan birisi eski kapalı pazar yerinde sebze ve meyvelerin en iyisi en tazesi mevsimine göre yaz ise bülbüllü bahın üzümleri satılırdı ve aynı zaman da sanatkarlarında en ustası orada bulunurdu örneğin kunduracı cüce eminin diktiği kunduralar ayakta çok dikkat çekerdi emin ustanın yanında çıraklar, kalfalar yetişirdi.Biraz dış tarafta kalaycılar vardı onların yanlarında demirciler vardı. Onların isi dumanı çok olduğu için pazar yerinin dışında olurdu. ilçemizin fırın ekmeyi doğal mayayla mayalanır mis gibi kokardı fiyatı da 25 krş idi. Kadirli'de iki tane fırın var dı bunlardan birisi anaçların fırını idi. O zaman en çok ilgi gören terzilik sanatı idi bu terzilerden en önemlisi Fevzi Aslan Sofuoğlu yanında çıraklar kalfalar gece geç saatlere kadar elbise dikerler ve çok usta yetiştiren tüccar terzi idi. O zaman konfeksiyon işi yoktu onun için terzilik çok aranan bir meslekti. Kadirli'de kumaş mağazaları satan esnafların başında Tahir Zaimoğlu gelirdi. Diğer mağazaların hububat mağazaları çimento, demir satarak bölgenin inşaat işlerinde hizmet vermesini sağlarlardı ama ne yazık ki vatandaşların çoğu evlerini demir, çimento ile yapmazlardı ya kerpiç yada tuğla ile yaparlardı üstünü de ağaçlı beton yaparlardı. O zamanlar seyyar tablalarla sebze ve meyve satılırdı. Kadrilinin belediye başkanı Hakkı dayı idi yani namı değer çözveli hakkı idi ben beyaz saçları olan babacan bir kişiliği vardı. O zamanlar tablayla satış yapanlar o tablaya plaka almadan ve belediyeden ruhsat almadan ve sağlık raporu almadan satış yapamazdı. Çarşı merkezinde o zamanki satılan içecekler mevsimine göre limonata ve şalgam başta gelirdi. O zamanlar bir horozcu kahvesi vardı orada horozları dövüştürürler onunla bahis oynarlardı. o zamanki seyyar yiyecekler simit, yağlı yavan ve gevrek olurdu satıcılar avaz avaz bağırarak satarlardı. Kebabı çok meşhurdu kuş başı, pirzola, adana kebapları pişirilirken ki kokusu koklamaya değerdi Erzurum koyun eti diye bağırarak insanlara duyurmaya çalışırdı ama hakikaten çok güzel kokardı çevreyi kebap kokusu alırdı bir kişilik kebap bir liraydı kebapçılar cip var kebap var diye çağırırlardı şimdiki Atatürk caddesi andırın caddesine dönerken köşelerde kebap yiyen jeep şoförleri cip var kebap var derlerdi o zamanki jeepler yüksek yaylalara ve köylere yolcu taşırdı bu jeepler dört çeker ve arazi vitesli olduğu için tekerinin döne bildiği her yere girerdi.  

Yazar: süper admin

Görüntüleme: 163

Oluşturulma Tarihi: 12 Aralık 2023

Kategori: Köşe yazıları

Yorumlar

Yorum mevcut değil

Yorum Ekle